23 May 2009

KIYIDAN ZARGANA AVCILIĞI

Kıyıdan Zargana Avı
--------------------------------------------------------------------------------

Önce takımdan biraz bahsetmek istiyorum.Malum hemen hemen hepimiz zargana takımını biliyoruz.Bir tane zargana topu misina ve iğne.
Takımı biraz açarsak klasik zargana topunun ucuna kamışın boyundan 35-40 cm kısa olacak şekilde 0.20-0.15 misina bağlıyoruz.Beden nekadar uzun olursa zargana yakalamamız daha kolaylaşır.İğnede 8-9-10-11 no olabilir.


Takımızı hazırladık.Sıra geldi yem bulmaya eğer önceden bi hazırlığınız yok ise,yanınıza yem almadı iseniz yapacağınız tek şey var hemen linizi ayağınızın dibindeki kayanın altına sokup bir midye çıkarmak.Biraz iri olursa daha iyi olur.



Midyeyi açıp kabuğunun kenarlarındaki ince sihay bizim dudak diye tabir ettiğimiz kısımını uzun olarak kesip iğneye 2 kere geçiriyoruz.Balığın olduğunu biliyorsak zaten bu yemle ilk balığımızı yakalıyoruz.İlk zarganayı yakaladığımız zaman kuyruğunun bir yanından(kuyruk ucuyla anüs e kadar olan kısmı) bir flato çıkarıp filatoyu balığın kalınlığına göre boyuna 2-3-4 eşit parçaya kibrit çöpü kalınlığında bölüyoruz.



Elimizde 4-5 cmlik şeritler halinde yemlerimiz hazır.Eğer balık bol ise yemin parlak veya siyah olması önemli değildir.Ama tabiki herzaman en avantajlısı parlak olan kısımdır.Bu yemle mutlaka eğer balık bol ise birçok balık yakalayabilrisiniz.Yem bittiği zaman tekrar kuyruğun diğer tarafını kullanırsınız.Zargana avında kullanılabilecek olan bir diğer yem ise canlı gümüş yavrusudur.



Gümüş yavrusunu kuyruğundan iğneyi takarak zedelemeden atabildiğimiz kadar atıyor ve bekliyoruz zargana yemi aldıktan sonra zaten havalarda uçuyor.karması mümkün olmuyor çünkü bir hamlede bütün yemi yutuyor.Bir başka yem ise teke diye tabir ettiğimiz küçük karidesler bunları yine kuyruklarından canlı olarak takıp bekleyerekte zargana alabilriz.Ve arada başka balıklarda gelecektir.Birde canlı teke bulamadınız varsayalım.Balıkçıdan aldığınız karideslerin iç kısımlarını iğneye büyük bir şekilde takıp at çeklerlede zarganayı avlayabilirsiniz.Zargana etinin yanısıra istavrit,hamsi,mümüş,sardalya kısacası parlak olan bütün balıklardan flato çıkartarak bu balığı kolayca avlayabilrisiniz.AMA UNUTMAYIN YEM İNCE VE UZUN OLACAK.Ve yem suda ilerlerken dönmeden salınarak gidecek...

Yemimizi taktık ve oltamızı denize gönderdik.Şimdi sıra geldi balığı bulmaya.Ewet balığı bulmalıyız.Balığın bizi bulması bazen zor olabilir o yüzden balığı biz bulmalıyız.Bunun birkaç basit yöntemi vardır.İlki oltayı denize attığımızda top suya düştükten sonra hızlıca çekip topu suyun üzerinde zıplatmaktır.(CANLI GÜMÜŞ YAVRUSU TAKIYOR İSEK ÇEKMEMİZE GEREK YOKTUR. OLTA SABİT KALIR)2-3 metre kadar zıplattığımızda merkalı zarganalar butarafa doğru hızla yüzeceklerdir.15-20 sn kadar bekledikten sonra aynı hızda çok kısa aralıklarla oltamızı sarıyoruz.Ufak molalar verip tekrar sarıyoruz. Zarganalar sürü gezdikleri için yemi gördükleri anda ne oluğunu incelemeden başkası kapmasın diye yeme hücum ederler. Yemi kapan zargana bi an durur ve geir hamle yapmaya çalışır o anda hafif bi boşluk bırakıp balığın yemi tamamen yutmasını sağlıyoruz.bU 1-2 sn içinde olan bir olaydır.Balık yemi yuttuğu zaman istediğiniz gibi çekebilirsiniz.Ama balık iri ise yavaş yavaş balığı gezdirerek çekersiniz ki misinayı koparmasın.iyi avlar.Kaynak

DÜĞÜMLER HAKKINDA










Düğümler hakkında


Aşağıda monofil misinanın kalınlıkları ve max.taşıma gücü verilmiştir.


Kalınlıklarına göre monofil misinaların taşıma gücü
Kalınlık (mm) 0,10 0,16 0,20 0,25 0,30 0,40 0,50 0,60
Taşıma gücü (Kg) 1,2 2,7 4,0 6,2 8,5 14,5 22 33












kaynak:aquatürk

GEMİ ELEMAN İSİMLERİ

PUNTEL: Gemideki koruyucu demir parmaklıkların tamamına denir.

PUPA : Geminin kıç veya arka tarafına pupa denir.

PRUVA : Geminin baş veya ön tarafına denir.

POSTALAR: Geminin iskeletinin oluşturan kaburgaların tamamına postalar adı verilir.

KARİNE : Geminin su yüzeyinden Omurgasına kadar olan yükseklik kısmına bu ad verilir.( 2-7mt ).

VARDAVELA: Koruyucu demir parmaklıkların, güverteye paralel olan demir borulaına verilen isimdir.Kaynak:nurideniz

BUNLARI BİLİYORMUYUZ ?

D İ P N O T L A R:

Çin'in 2007 yılı itibariyle nüfusunun 1.318.000.000 kişi olduğunu ve yılda %1.1 arttığını ?
Nüfus artışını etkileyen faktörlerin
1- Doğumlar
2- Ölümler
3- Göçler
4- Ülkenin sınırlarındaki değişiklikler olduğunu ?


1992’de dünyada her gün 386 900 bebek doğduğunu , 137 500 kişinin öldüğünü ve günde dünya nüfusu 249 400 kişi arttığını. Bu sayının, bir ayda Bolivya nüfusu kadar bir artış olduğunu? (7 482 000 kişi).

İngiltere'de ölü doğum ve doğumun hemen sonrasında ortaya çıkan ölüm oranının hala çok yüksek olduğunu, her gün 17 bebeğin ölü doğduğunu ya da doğumun hemen ardından öldüğünü ?
Kadınların birinci ölüm nedenlerinin kalp hastalıkları olduğunu ve Kanserin ise ikinci ölüm nedeni olduğunu ?
Denizlerimizdeki balıkların her geçen yıl % 10 azaldığını
Yaşamak için ihtiyaç duyduğumuz oksijenin %70 ini denizlerin sağladığını ?
Kanser ilaçlarının %65 inin deniz canlılarından yapıldığını ?
Dünyada her yıl 450 milyar metreküp arıtılmamış ya da kısmen arıtılmış çöpün, endüstriyel ve tarımsal atığın denize atıldığını ?
Denize saatte %50 si plastik olmak üzere 675.000 kg. çöp atıldığını ?
Her 20 kişiden 1 kişi bir kere kirli denize girmekten hastalanabildiğini ?
Her yıl yaklaşık 250 milyon kişinin, kirli denizlere girdiği için mide-bağırsak enfeksiyonu ve üst solunum yolları hastalıklarına yakalandığını ?
Ticari olarak avlanan balık türlerinin en az %70 inin gereğinden fazla ya da tamamen tüketildiğini ?
1 cam şişenin 1 milyon yılda, 1 plastik şişenin 450 yılda denizde kaybolduğunu ?
Denizlerdeki çöplerin her yıl 1 milyondan fazla deniz kuşunu öldürdüğünü ?
Akdeniz havzasının dünyadaki 34 sorunlu bölge içinde 3. sırada yer aldığını ?
Deniz kirliliğinin küresel ısınmanın ana nedeni olduğunu ? Hazırlayan:nurideniz

20 May 2009

ÇİPURA NASIL AVLANIR ?




Ege denizinin en lezzetli balıklarından biridir , derin sularda yasar ama yemlenmek icin mutlaka kıyıya gelir çenesi 1 midyeyi kırıcak kadar gucludur bu sayede midyeyi ağzında kırdıktan sonra etli bolumunu alır ve midyenin kabuklarını tekrar geri kusar aynen filtre gibidir.. Tabiki midyeden başka yemlerde yer ama en kolay bulduğu yem midye olduğu için muhtemelen onunla beslenir... azına aldıgı midyeyi mutlaka yutar levrek veya akya gibi alıp 10 metre acıldıktan sonra yutmaz.. buda tabiki bu balıgı yakalamayı dahada kolaylastırıyor.. daha cok kumluk yerlerde rastlamak mumkundur kumu azgızı ile eşeler ve ağzına gelen midyeleri yer.. buyuzden oltanızı kumluk ve derin bolgelere atarsanız daha cok sansınız olur.. bu balıgı oltadan cok paragat seklindede avlamak mumkun.. bu balık icin genelde paragat'ı tercih ederseniz daha iyi olur, çünkü bazen 6'lı veya 8'li suruler halinde dolasabiliyorlar buyuzden paragat'ın ignelerine butun gecen suru takılıyor paragat a yem olarak midye veya kalamar kullanabilirsiniz simdi bu balıgı nasıl avlayacagız ona bakalım....

nasıl avlanır?





Tek iğneli Takım:

Yukarıda belirttigimiz gibi bu balık genelde derin sularda bulundugu icin oltamızı daima acıklara ve kumluk bolgelere atmalıyız size 1 oneri eger kumluk ve yakın yerlere atarsanız hem oltada takılma problemleri yasarsınız hemde ot balıklarından canınız fena halde sıkılır... simdi size bu balıgı yakalamanın 1 kac yontemini anlatayım oncelikle olta takımı ile baslıyalım olta takımımız 0.40mm kalınlıkta ve 100 metre misinadan olusuyor 100 metre dedim cunku oltamızı daima ileri atmamız gerek eger kamıslı oltanız varsa bu is dahada kolaylasır eger kasnaktan atıcaksanız kursunun gramını uzaga atabileceginiz sekilde kendiniz secebilirsiniz... 100 metre makaramıza sardıktan sonra eger kamıs'lı olta kullanıyorsak 125gr gezer kursun , eger kasnak kullanıyorsak 150gr veya 175gr civarı arası gezer kursun kullanabilirsiniz... gezer kursunu misinaya gecirdikten sonra misinanın ucuna 1 adet orta boy fırdondu baglıyoruz ve fırdondunun diger ucuna 0.30mm veya 0.40mm kalınlıkta misina baglıyoruz bu misinanın ucunada 1 adet kalın 2 numara veya 1 numara bronz veya sinek igne kullanabilirsiniz , capraz olması tavsiye edilir.. yem e gelince ben kalamar kullanıyorum tabi herkez kalamar bulamayabilir onun icin kalamar kullanma sansınız yoksa boru kurdu , solucan , sulunes veya canlı mamun.. bu yemleri genelde balık malzemesi satan cogu yerde bulmanız mumkun... yemi igneye takarken igneyi tamamen kapatacak sekilde ucundan sokup arka tarafına kadar gelicek sekilde elinizle ittirin. ben asagıda yem'in ve olta takımımızın nasıl yapıldıgını resimlerde gosterdim bide zokalı takım ve paragat seklinde avlanma yontemleri var siz resimlere 1 bakın inceleyin ondan sonra bide zokalı ve paragat seklinde nasıl yakalanır altta onada bakın..........


Oltamız Resimdeki Gibidir.


Ornek Resim.


Çift İğneli Takım:
Bu takım genelde en çok kullanılan oltadır, avantajları ise çift iğneli olması ve balığın yemi daha çabuk görmesidir. Karagöz, mırmır, sargoz, levrek gibi balıklarında yakalanmasında bize herzaman kolaylık sağlamıştır, bu oltanın yapımı aslında karagöz balığında anlattığım gibi pek değişmez, yalnız bir uyarı yapmadan duramayacağım! bu tür takımlarda özellikle levrek veya çipura peşindeysek mutlaka çelik iğne kullanmanızı tavsiye ediyorum, benim bunun yüzünden çok canım yandı oyüzden sizde aynı hataya yakalanmayın... neyse bu hatırlatmayıda yaptıktan sonra oltamızın yapımına geçelim oltamız 0.35mm kalınlığında misinadan, bedeni ise 0.30mm'den oluşmaktadır. Köstekler beden uzunluğuna göre 10, 15cm uzunluğunda, köstek aralıkları ise 25cm arasında değişmektedir... kurşun olarak 75gr bize en uygun olanıdır tabi fırdöndüde ufak boy seçilmelidir. Çipura avında beklemek biraz sıkıcı olabilir, bu yüzden kamışlar için dizayn edilmiş zillerden alabilirsiniz, bu sayede saatlerce misinanın başında beklemektende sıkılmazsınız.. kasnaklı olta kullanıyorsanız oltayı denize attıktan sonra misinayı fazla germeden elinize ufak bir taş alıp misinayı bu taşa 4 defa falan dolayın ve sağlam bir yere koyun ve bekleyin balık yakalandığı zaman taşı attıracaktır, ozaman balığın yakalandığını anlayacaksınız. Unutmayın oltanızı herzaman kıyıdan 60,70 metre ileri fırlatmaya çalışın, çünkü çipura gibi balıklar herzaman derinde olur unutmayın... yem olarak kullanabileceğiniz bir sürü seçenek var bunlardan örnek olarak,, (sülünes, boru kurdu, tarak, madya, yengeç, zargana, sardalya) zarganayı kuyruğundan kafasına kadar parça parça kesip kullanabilirsiniz, aynı şey sardalya içinde geçerli ama sardalya yağlı ve kokulu olduğunda bu avımızda daha çok ön planda tutulmaktadır, gerekse parlaklığı gerekse kokusu olsun büyük önem taşımaktadır, bu yüzden biz çipura avında herzaman sardalyayı tavsiye ediyoruz neyse bukadar tiyo yeter :) oltamızın yapımını aşağıdaki resimlere bakarak öğrenebilirsiniz.



Zokalı Takım:
Zokalı takımında hazırlanısı aslında yukarıdaki gibidir kullanılısındada 1 fark yoktur... balıgı kıyıya cekerken oldukca yavas cekin cunku balık agır ve yakalanma telası ile oltaya guclu vuruslar yapıcaktır eger cok hızlı cekerseniz buyuk olasılıkla diline takılan igne yırtılıp oltanızdan kurtulma olasılıgı vardır onun icin balıgı kıyıya yavasca getirdikten sonra 1 kepce yardımı ile kolayca alabilirsiniz eger kepcemiz yoksa balıgı duzluk 1 yere cekip elimizle almamız gerekmektedir. Eger balık ufaksa normal olarak karaya alabilirsiniz anlattıgım seyler buyuk cipura icindir.. zaten bu zokalı takımda zoka'yı yutan balık buyuk olur ;) bizde herzaman buyuk balık pesinde oldugumuz icin sorun yok... Alt resimde zokalı takımın nasıl oldugunu gosterdim. Yem olarak yine kalamar , sulunes , boru kurdu kullanabilirsiniz...


Oltamız Resimdeki Gibidir.




Paragat ile :
Paragat , teknesi olanlar icin cipura ve levrek avında rahatlıkla kullanılır.. puf noktası paragat'ın atılacagı yeri dogru olarak belirlemektir.. bunun icin cipura ve levrek icin genelde kumluk ve derin sular secilmelidir.. paragat'ın bedeni 0.70mm kalınlıkta misinadan... kostekler 0.50mm veya 0.60mm misinadan olusmaktadır , kostek aralıkları yaklasık 1 , 1.5 metredir , igneler 1/0 veya 2/0 numara capraz ignedir.. kostek boyları 35 , 40cm civarı , kostek sayıları genelde 50 , 70 arasındadır. siz kostek sayısını 40'ta yapabilirsiniz , cunku fazla igne olunca paragat'ı atmak , toparlamak ve yemlemek oldukca zor oluyor acıkcası.. cipura paragatını sabah saat 10 gibi atılması , aksam saat 6 , 7 gibi toparlanması onerilir. Bu paragat'ta karagoz , mırmır , levrek gibi balıklarında cıkması olanaklıdır.

KAynak: www.balikavi.org/balikcilik/cipura.shtml

MEVSİMLERİN OLUŞUMU


İlkbaharda çiçekli bir kır.

Mevsimler Orta iklim İlkbahar Yaz Sonbahar Kış Tropikal Kuru sezon Nemli sezon Mevsimler bir yılın farklı astronomik ve iklimsel özelliklere sahip olan bölümleridir. Orta iklimli paralellerde İlkbahar, Yaz, Sonbahar ve Kış'a ayrılırlar. Kutuplarda ve Kutuplara yakın paralellerde bir yıl sadece Yaz ve Kış mevsimi diye ikiye ayrılır. Kutuplarda ayrıca 6 ay gece ve 6 ay gündüz olur.

Sağ taraf: Dünyanın Aralık ayında Güneşe karşı pozisyonu. Kuzeyde Kış, Güneyde yaz. Sol taraf: Dünyanın Haziran ayında Güneşe karşı pozisyonu. Kuzeyde yaz, Güneyde kış.


Mevsimler Dünya'nın kendi dönüşünün, güneşin etrafında döndüğü yörünge ile aynı hizada dönmemesinden kaynaklanırlar. Böylece yeryüzünden gök'e bakıldığında güneş dünyanın heryerinde farklı bir yükseklikte gökyüzünden geçer.
"Kuzey-kışı" döneminde dünyanın Güneyküresi güneşe doğru yöneliktir, ve Kuzeyküresi daha az Güneş ışığı alır. "Güney-kışı" döneminde ise dünyanın Kuzeyküresi güneşe yöneliktir ve kuzeyde sıcak mevsimler başlar. Yani dünyanın Kuzeyküresinde Yaz başladığı zaman Güneyküresinde (örneğin Güney Afrika ya da Avustralya'da) kış başlar.



Mevsimler ve takvim

Mevsimlerin DağılımlarıKüzey yarıküreAyGüney yarıküreTakvimceIklimselAstronomikIklimselAstronomikKışKışKışOcakYazYazİlkbaharŞubatİlkbaharMartSonbaharİlkbaharNisanSonbaharYazMayısYazHaziranKışYazTemmuzKışSonbaharAğustosSonbaharEylülİlkbaharSonbaharEkimİlkbaharKışKasımKışAralıkYaz
Mevsimsel resimler
Kışda, bitkiler dinleniyorlar
İlkbaharda, bitkiler tekrar büyüyorlar
Yazda, bitkiler daima büyür.
Sonbaharda, ağaçlar sarıyı renk değistiryorlar ve yaprakları kaybediyorlar kyn:vikipedi

İKLİM NEDİR ?

İklim, bir yerdeki hava koşullarının geniş bir zaman ve bölge üzerinde ortalaması. İklim'i inceleyen bilim dalına Klimatoloji denir. Bir bölgedeki iklimi belirleyen unsurlar, sıcaklık, rüzgar, havadaki nem , basınç,ve bunların gün ve yıl içinde nasıl değiştiğidir. İklimi etkileyen birçok faktör vardır.




Bir bölgenin denize yakınlığı

Denize yakın yerlerde mevsimler arası sıcaklık farkı daha azdır ve iklim daha yumuşaktır.Bunun nedeni denizin ılımanlaştırıcı etki özelliğine sahip olmasıdır.Denizlerin ılımanlaştırıcı etkisi dağların uzanış yönüyle de ilgilidir.Dağların denize paralel uzandığı yerlerde deniz etkisi iç kesimlere fazla gitmez. Karasal bölgelerde ise mevsimler arası ve gece - gündüz sıcaklık farkları daha fazladır. Buna sebep ise havadaki nem oranıdır.

Bir Bölgenin Enlemi

Enlem derecesi arttıkça güneşışınlarının yüzeye vurma derecesi azalır ve daha soğuk bir iklim hüküm sürer. Ekvator'dan kuzeye ya da güneye gidildikçe ortalama sıcaklık azalır. Aynı zamanda, mevsimler arası sıcaklık farkı artar. Tropikal bölgelerde genelde sadece bir ya da iki mevsim görülür. Bunlar sıcaklık farkı ile değil de yağış ve nem ile ayırt edilir. Türkiye gibi ılıman ülkelerde ve daha soğuk iklimin görüldüğü ülkelerde dört mevsim görülür.

Bir bölgedeki dağlar ve diğer fiziki faktörler

Dağlar da iklimlerin oluşmasında rol oynar. Ülkemizin Ege kıyılarında görüldüğü gibi dağlar denize dik uzanıyorsa kıyıda egemen olan iklim iç kesimlerde de egemenliği sürdürür. Eğer dağlar Karadeniz ve Akdeniz bölgelerinde de olduğu gibi kıyıya paralel uzanıyorsa kıyıda egemenlik süren iklim iç kesimleri etkileyemez. Bu nedenle İç Anadolu Bölgesi'nde karasal iklim görülür.

Dünya'da görülen iklim tipleri

Dünya üzerinde görülen iklim tipleri:
Ekvatoral İklim
Savan İklimi
Kutup İklimi
Çöl İklimi
Okyanusal İklim
Karasal İklim
Tundra İklimi (Kutupaltı İklim) = Soğuk İklim
Akdeniz İklimi = Ilık İklim
Muson İklimi = Sıcak İklim
Karadeniz iklimi

Türkiye'de İklim Çeşitleri

Click this bar to view the full image.

Türkiye'de Yıllık Sıcaklık Dağılımı



Türkiye'de İklim Dağılımı


Türkiye’de üç ana iklim tipi görülür:
Karadeniz İklimi,
Akdeniz İklimi,
Karasal iklim.

Kaynak :

BALIK UNUNUN ÖNEMİ

Deniz kültür balıkçılığının yem hammaddesi olan balık unu yönünden değerlendirilmesi:


Mevzuatımız bu verilerin çok gerisinde su ürünleri kanunu 1971 yılında yayımlanmış, yönetmelik ise 1995 yılında. Balık çiftliklerinin kurulamayacağı hassas alan niteliğindeki kapalı koy ve körfezlerle ilgili tebliğ çevre bakanlığı tarafından 2007 yılında yayınlanmasına karşın soruna çözüm getirmekten çok uzak 0.6 mil kıyıdan uzaklık 30 metre derinlik hangi bilimsel verilere göre hazırlandığı belli değildir. FAO nun verileriyle çelişmektedir. Fao tarafından yapılan açıklamalarda balık çiftliklerinin çevresel etki alanı ve hastalıkların bulaşma alanı çiftlik merkez alındığında 3 km çaplı bir alan olarak belirtilmektedir. Bunu daha açık söylemek gerekirse ortak kullanım alanı içerisinde balık çiftlikleri insan yaşamının olduğu alandan en az 3 km uzağa gitmeli. Bu aynı alanda bulunan balık çiftliklerinin birbirine yakınlığı açısından da bir ölçüdür.
Kültür balıkçılığını yem teminiyle ilgili baktığımızda, dünya balık stokunun balık ununda 2002 yılı verilerine göre % 46 sını, yağında %81 tüketiyor. 2010 yılında Unda %57 yağda %100 olması düşünülüyor. Karedeniz de yakalanan balığın % 44 ü 2005 verilerine göre balık unu ve yağı fabrikalarına gidiyor.
Bazı bilim adamları açıklıyor. Kültür balıkçılığı olmasa Balık fiyatları 60 Ytl. Olur. İyi de Karadeniz de yakalanan balığın % 44 ünü (resmi rakamlara göre) yem fabrikalarına gönder sonrada bu açıklamayı yap. Dünya balık stokunun % 46 sı yem fabrikalarına gitsin halkımız ucuz balık yiyecek.
Bir başka açıklama. Balık çiftliklerinde yetiştirilen balıklarda hastalık olmaz esas doğadan yakalananlarda evsel ve sanayisel kirlilikten dolayı problem olur. Yapılan açıklama üretim mantığıyla çelişmekte çünkü çiftlik balıkçılığında kullanılan yemin büyük çoğunluğu balık unu ve yağı. Hangi tılsım doğadan yakaladığınız problemli balıklardaki evsel ve sanayisel kirliliği ortadan kaldırmaktadır. Sinop balık unu fabrikaları 2003/2004 yılında 62.431 ton hamsi işlemiş ve 9.394 ton balık unu, 5.618.000 lt balık yağı üretmiştir. Bu üretimiyle Türkiye balık unu ve yağı üretiminin en büyük merkezidir (Toplam üretimin %52 si). Alıcılar balık unu ve yağını su ürünleri ve kanatlı yemlerinde hammadde olarak kullanmaktadır. 2003 yılında dünya balık unu üretimi 5.402.000 ton olurken, balık yağı üretimi 1.182.000 ton olarak gerçekleşmiştir. Türkiye balık unu ve yağı fabrikaları 2002/2003 sezonunda 156.118 ton hamsi işlemişlerdir. Yani 1 kg balık unu için 6.645 kg hamsi işlenmiş ve halka ucuz balık yetiştirilmiştir!... Deniz ve okyanuslarımızda bir zamanlar görülen balık bolluğu artık görülmemektedir. Bunun nedenlerinden biri, bugüne kadar denizlerden avlanma yoluyla balık stoklarının eritilmesi, stokların üreme ve kendilerini yenileyebilmeleri için geriye çok az yavru balığın kalmış olmasıdır. Şu anda, Kuzey Denizi?ndeki morina gibi birçok önemli balık stoku neredeyse yok olmak üzeredir.Tarım ve Köyişleri Bakanı Eker, uyguladıkları bilinçli destekler sonucu kültür balıkçılığında üretimin 60 bin tondan 130 bin tona yükseldiğini bildirdi. Balık ihracatının arttığını, en büyük müşterinin Yunanistan olduğunu söyleyen Eker,yeni düzenlemeden sonra sektörün kendine çeki düzen vereceğini,bazı işletmelerin birleşeceğini haber verdi..u003cbru003eSon dönemde Yunanistanu0026#39;da balık üretiminin yüzde 35 oranında azaldığını belirten Özsu Balık Üretim Malzemeleri Gıda Sanayi ve Pazarlama Ticaret Ltd. Şti. sahibi Şemsi Kavalar, buradaki yatırımcıların Türkiyeu0026#39;ye yöneldiklerine dikkat çekti. u003cbru003eDünya su ürünleri tüketimi ortalama kişi başına 15 kg/yıl, İspanya?da 44,5 kg/yıl, Yunanistan?da 14,5 kg, Türkiye?de 7,8 kg, Japonya?da 90 kg?dır. Prof. Dr. Selçuk SEÇERu003cbru003eTarım Bakanlığının Su ürünleri 2008 yılı desteklerine bakarsak. Çipura ve levrek üretimi için 85 YKr/kilogram, Alabalık üretimi için 65 YKr/kilogram, Yeni türlerin üretimi için 1 YTL/kilogram, Midye üretimi için 10 YKr/kilogram. Denizlerde ve iç sularda su ürünleri yetiştiriciliğinde kullanılmak üzere yavru alanlara ve kendi işletmesinde büyütmek üzere yavru balık üretenlere 5 YKr/adet. u003cbru003eSonuç:u003cbru003eKültür balıkçılığının koy ve körfezlerde yaptığı azot kirliliği, hastalık kirliliği, görüntü kirliliği nedenleriyle üretimleri durdurulalı ve kesinlikle bu tip yerlere ruhsat verilmemesi gerekmektedir. Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği ve Suda Tehlikeli ve Zararlı Maddeler Tebliği, AB?nin su konusundaki eşleştirme çalışmaları yazıya dökülmüş birer metin gibi algılanmamalı dünyada yaşamın bir bütün olduğu kabullenilmelidir. Kültür balıkçılığında kullanılan yemler, deniz ekolojik sistemde besin zincirinin en önemli halkasını oluşturan sardalye ve hamsi balığının unu ve yağından oluşmaktadır. Sardalye ve hamsi balığı insanlar tarafından kolaylıkla tüketilen ve içerdikleri amino asitler bakımından en dengeli balıklardır. Sanayi tipi balıkçılık işletmeciliğinden ziyade balıkçılık sanayisi işletmeleri teşvik edilmelidir. Doğadan elde edilen balıklar sanayiye ham madde (yem) olarak sunulmamalı, tüketime gıda olarak sunulmalı ve bunun sanayisi geliştirilmelidir. Yapılacak teşviklerle bu özendirilmelidir. Kültür balıkçılığı ekonomiye katkıları ve yarattığı katma değer halkın yararına değil zararına olmakta. Şirketlerin karlılığı sürekli kılma mücadelesi halkın ucuz tüketiminin kaynağı gibi gösterilerek tüketici yanlış bilgilendirilmemelidir. Balık çiftlikleri kurma siyasi bir politika olarak sermayenin talebi doğrultusunda kurulması amaçlanıyorsa sermayenin kuracağı çiftliklerinin üretimi sonucunda ortaya çıkacak sorunların sorumluluğunu kabul ederek üretime başlamalıdır. Dünya standartlarında ortaya konulan kıstasları temel ölçü alarak işletmesini kurmalıdır. Ortak kullanım alanı içerisinde balık çiftlikleri insan yaşamının olduğu alandan en az 3 km uzağa gitmelidir. Doğaya fazladan verdiği azot nedeniyle koy ve körfezlerde diğer kirleticilerle birlikte açık denizlerde,yem olarak kullanılmak üzere tutulan balıkların dünya stok miktarının sürekli azalması nedeniyle balık çiftlikleri sürdürülebilir değildir. Diğer devletlerin kendi ülkelerinden uzak tuttuğu bu tip işletmecilik sonucunda ortaya çıkan çöplük ülkemizde üretimde başarı olarak ortaya konulmamalıdır. Deniz Kültür Balıkçılığında açık denizlerde Of şor olarak tanımlanan balıkçılığın sucul ortama etkileriyle ilgili yapılmış araştırmalar henüz yetersizdir. Yapılan araştırmalar arttırılmalıdır. Deniz suyu genel kalite kriterlerinde, siyanobakter ,nitrat,nitrit aranması gereken parametreler arasına alınmalıdır. 22.10.2008",1]);//--> Tarım ve Köyişleri Bakanı Eker, uyguladıkları bilinçli destekler sonucu kültür balıkçılığında üretimin 60 bin tondan 130 bin tona yükseldiğini bildirdi. Balık ihracatının arttığını, en büyük müşterinin Yunanistan olduğunu söyleyen Eker,yeni düzenlemeden sonra sektörün kendine çeki düzen vereceğini,bazı işletmelerin birleşeceğini haber verdi..Son dönemde Yunanistan'da balık üretiminin yüzde 35 oranında azaldığını belirten Özsu Balık Üretim Malzemeleri Gıda Sanayi ve Pazarlama Ticaret Ltd. Şti. sahibi Şemsi Kavalar, buradaki yatırımcıların Türkiye'ye yöneldiklerine dikkat çekti. Dünya su ürünleri tüketimi ortalama kişi başına 15 kg/yıl, İspanya?da 44,5 kg/yıl, Yunanistan?da 14,5 kg, Türkiye'de 7,8 kg, Japonya'da 90 kg'dır. Prof. Dr. Selçuk SEÇER
Tarım Bakanlığının Su ürünleri 2008 yılı desteklerine bakarsak. Çipura ve levrek üretimi için 85 YKr/kilogram, Alabalık üretimi için 65 YKr/kilogram, Yeni türlerin üretimi için 1 YTL/kilogram, Midye üretimi için 10 YKr/kilogram. Denizlerde ve iç sularda su ürünleri yetiştiriciliğinde kullanılmak üzere yavru alanlara ve kendi işletmesinde büyütmek üzere yavru balık üretenlere 5 YKr/adet.
Sonuç:Kültür balıkçılığının koy ve körfezlerde yaptığı azot kirliliği, hastalık kirliliği, görüntü kirliliği nedenleriyle üretimleri durdurulalı ve kesinlikle bu tip yerlere ruhsat verilmemesi gerekmektedir. Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği ve Suda Tehlikeli ve Zararlı Maddeler Tebliği, AB?nin su konusundaki eşleştirme çalışmaları yazıya dökülmüş birer metin gibi algılanmamalı dünyada yaşamın bir bütün olduğu kabullenilmelidir. Kültür balıkçılığında kullanılan yemler, deniz ekolojik sistemde besin zincirinin en önemli halkasını oluşturan sardalye ve hamsi balığının unu ve yağından oluşmaktadır. Sardalye ve hamsi balığı insanlar tarafından kolaylıkla tüketilen ve içerdikleri amino asitler bakımından en dengeli balıklardır. Sanayi tipi balıkçılık işletmeciliğinden ziyade balıkçılık sanayisi işletmeleri teşvik edilmelidir. Doğadan elde edilen balıklar sanayiye ham madde (yem) olarak sunulmamalı, tüketime gıda olarak sunulmalı ve bunun sanayisi geliştirilmelidir. Yapılacak teşviklerle bu özendirilmelidir. Kültür balıkçılığı ekonomiye katkıları ve yarattığı katma değer halkın yararına değil zararına olmakta. Şirketlerin karlılığı sürekli kılma mücadelesi halkın ucuz tüketiminin kaynağı gibi gösterilerek tüketici yanlış bilgilendirilmemelidir. Balık çiftlikleri kurma siyasi bir politika olarak sermayenin talebi doğrultusunda kurulması amaçlanıyorsa sermayenin kuracağı çiftliklerinin üretimi sonucunda ortaya çıkacak sorunların sorumluluğunu kabul ederek üretime başlamalıdır. Dünya standartlarında ortaya konulan kıstasları temel ölçü alarak işletmesini kurmalıdır. Ortak kullanım alanı içerisinde balık çiftlikleri insan yaşamının olduğu alandan en az 3 km uzağa gitmelidir. Doğaya fazladan verdiği azot nedeniyle koy ve körfezlerde diğer kirleticilerle birlikte açık denizlerde,yem olarak kullanılmak üzere tutulan balıkların dünya stok miktarının sürekli azalması nedeniyle balık çiftlikleri sürdürülebilir değildir. Diğer devletlerin kendi ülkelerinden uzak tuttuğu bu tip işletmecilik sonucunda ortaya çıkan çöplük ülkemizde üretimde başarı olarak ortaya konulmamalıdır. Deniz Kültür Balıkçılığında açık denizlerde Of şor olarak tanımlanan balıkçılığın sucul ortama etkileriyle ilgili yapılmış araştırmalar henüz yetersizdir. Yapılan araştırmalar arttırılmalıdır. Deniz suyu genel kalite kriterlerinde, siyanobakter ,nitrat,nitrit aranması gereken parametreler arasına alınmalıdır.kyn:haberserbestı.com

ÖTROFİKASYON RİSKİ BELİRLEME

TRIX İndeksine göre ötrofikasyon riski bulunup bulunmadığını Üniversiteler veya Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu’nun konu ile ilgili uzman birimlerine hazırlatır ve değerlendirilmek üzere Çevre ve Orman Bakanlığına rapor ederler. Bu çerçevede yapılacak ölçüm ve analizler, Çevre ve Orman Bakanlığınca yetki verilen özel veya kamu kurum ve kuruluş laboratuarlarında yaptırılır. TRIX İndeksine göre ötrofikasyon riski bulunmadığı tespit edilen alanlarda faaliyetlerini sürdürecek olanlar, her yıl TRIX İndeksine göre izleme yaparlar ve sonuçları Çevre ve Orman Bakanlığına bildirirler. Ötrofikasyon riskinin belirlenmesi amacıyla yapılacak TRIX indeksinin hesaplanmasına ilişkin tespit ve izleme sonuç raporları her yılın Eylül ayı sonu itibariyle değerlendirilmek üzere Çevre ve Orman Bakanlığına bildirilir.

Yeni kurulacak balık çiftlikleri faaliyete geçtikten sonra her yıl TRIX İndeksine göre izleme yaparlar. Ötrofikasyon riskinin belirlenmesi amacıyla yapılacak TRIX indeksinin hesaplanmasına ilişkin tespit ve izleme sonuç raporları her yılın Eylül ayı sonu itibariyle değerlendirilmek üzere Çevre ve Orman Bakanlığına bildirilir.

TRIX indeksi hesaplanırken;

Ötrofikasyona neden olan birincil üretimin en yüksek olduğu Mayıs ve Ağustos aylarında olmak üzere yılda iki kez balık çiftliğinin kapladığı alanın ortasından ve 4 (dört) kenarının 20’şer (yirmişer) metre açığından olmak üzere toplam beş noktada örnekleme yapılır. Her örnekleme noktasından yüzeyden, ortadan ve dipten olmak üzere toplam üç derinlikten, birer numune alınarak örnekleme yapılır. Numuneler, 7/1/1991 tarihli ve 20748 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Su Kirliliği Kontrolu Yönetmeliği Numune Alma ve Analiz Metodları Tebliği’ne uygun olarak alınır. Bu numunelerin analizleri Çevre ve Orman Bakanlığınca yetki verilen özel veya kamu kurum ve kuruluş laboratuarlarında yaptırılır. Çevre ve Orman Bakanlığı’na rapor edilen analiz sonuçları ilgili balık çiftliği işletmesi tarafından dosyalanarak muhafaza edilir ve denetimler esnasında istenildiğinde yetkililere gösterilir.

Bu madde hükümleri uyarınca TRIX indeksine göre ötrofikasyon riski yüksek olduğu tespit edilen koy ve körfez alanları hassas alan niteliğindeki kapalı koy ve körfez alanları olarak nitelendirilir, bu alanlarda balık çiftlikleri kurulamaz ve mevcut balık çiftlikleri kapatılır.


TRIX İNDEKSİ HESAPLAMASI VE ÖTROFİKASYON RİSKİ SKALASI


BodyText" style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt; LINE-HEIGHT: normal">TRIX İndeksi = (Log (klorofil-a x %O2 x TİN x TP) + 1.5) x 0.833
BodyText" style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt; LINE-HEIGHT: normal">
BodyText" style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt; LINE-HEIGHT: normal">
BodyText" style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt; LINE-HEIGHT: normal">Klorofil-a : Sudaki klorofil-a konsantrasyonu (µg/L);
BodyText" style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt; LINE-HEIGHT: normal">
BodyText" style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt; LINE-HEIGHT: normal">%O2 : Doygun miktardan sapan mutlak oksijen yüzdesi = %ÇO – 100
BodyText" style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt; LINE-HEIGHT: normal">
BodyText" style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt; LINE-HEIGHT: normal">TİN : Toplam çözünmüş inorganik azot, N-(NO3+NO2+NH4), (µg/L);
BodyText" style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt; LINE-HEIGHT: normal">
BodyText" style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt; LINE-HEIGHT: normal">TP : Toplam fosfor (µg/L).
BodyText" style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt; LINE-HEIGHT: normal">
BodyText" style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt; LINE-HEIGHT: normal">Formülde kullanılan klorofil-a ve oksijen yüzdesi (%O2) bileşenleri üretimle, yani fitoplankton biyo-kütlesiyle ve üretim dinamiğiyle, doğrudan ilişkili indikatörlerdir. Başka bir deyişle, TRIX İndeksi, besin tuzları girdisine ve ortamdaki biyo-kütle üretimine bağlı olarak kıyısal sistemde neler olduğunu ve olabilecekleri özetlemektedir. Formüldeki dört değişkene göre hesaplanan TRIX indeksi değerleri, 0-10 arasında değişen katsayılarla ifade edilir.

Buna göre hesaplanan TRIX indeksine göre belirlenen ötrofikasyon riski skalası aşağıdaki tabloda verilmektedir....kyn:osmanAlbayrak



Tablo. Ötrofikasyon Riski Skalası
TRIX İndeksi (Tİ)
Açıklama
Tİ <> 6
Ötrofik
GÖMÜLECEĞİ YER

Atatürk'ün gömüleceği yer ve toprak: O'nun kabri Ankara'da olacaktır. Fakat bu şehrin neresinde? Çünkü O' nun en son kuvvetli isteği bir an önce Ankara'ya dönebilmekti. Biri Büyük Millet Meclisi'nden İstasyon'a inen cadde üzerindeki yuvarlak yer, diğeri Çankaya'daki yeni köşkün mermer havuzu. Bu yerler şu nedenle konuşulmuştur: Bir akşam Atatürk'ün etrafında toplananlar arasında, O'nun ölümlü oluşu üzerinde durulmuş ve özellikle kendisi 1926 suikast girişiminden sonra söylediği cümleyi tekrar etmişti. "Benim naçiz vücudum bir gün elbette toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır." dedikten sonra "Milletim beni istediği yerde yatırsın, yeter ki beni unutmasın," demişti. Meclisin altındaki yuvarlak yeri ortaya atan kişiye ise, "iyi ve kalabalık bir yer, fakat ben böyle bir arzumu milletime vasiyet edemem". Ancak, gene o akşam ileri sürülen bir fikrin kendisini çok duygulandırdığını, bugün bile hatırlıyorum. Memleketin bütün sınır boylarından getirilecek toprak üzerinde yatmak. Recep Peker, hararetle bu fikrin sembolik savunmasını yapmıştı. Atatürk, böyle bir fikrin uygulanmasından ancak, ölümlü vücudu için hoşlanacağını ve gurur duyacağını anlatırken bana bakarak: "Bunu unutma!" demişti. Prof. Dr. Afet İNAN Kaynak: Ulus Gazetesi, 25.06.1950
DÜŞMAN DA KAHRAMANDIR

Birgün Çanakkale’ye giden bakanlardan birine Atatürk şöyle dedi:- Orada Mehmetçik anıtının başında şehitleri anacaksınız. Siz olmasaydınız, siz göğüslerinizi çelik kalelere karşı siper etmeseydiniz, boğaz elden gider, İstanbul elden giderdi diyeceksin.- Evet efendim.- Çanakkale'de yalnız bizim şehitlerimiz yok. Bu topraklar üzerinde kanlarını döken insanları da o kahraman düşman savaşçılarını da saygıyla anacaksın.Bakanın ricası üzerine bu son söylenecekleri Atatürk'ün kendisi hazırlamıştır. Nutuk şudur:"Bu memlekette kanlarını döken kahraman, burada bir dost vatanın toprağındasınız. Huzur içinde uyuyunuz. Sizler Mehmetçiklerle yanyana koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar! Gözyaşlarınızı dindiriniz; evlatlarınız bizim bağrımızdadır, huzur içindedirler. Onlar bu toprakta canlarını verdikten sonra artık bizim evladımız olmuşlardır."Bu nutku yabancı gazeteler haber aldıktan sonra, haftalarca, aylarca Avusturalya'dan, Yeni Zelanda'dan sevgi minnet mektupları yağmıştı.F. Rıfkı Atay, Hatıralar

ATATÜRK VE 19 RAKKAMI

Atatürk ile ilgili bir çok önemli olayın tarihi içinde 19 rakamı geçmektedir.


1. 1881'de 19. yüzyılın bitimine 19 yıl kala doğmuştur
2. Sağlığında, İngiliz İmparatorluğu Hükümeti Atatürk' ün doğum gününü tebrik için Türk Hükümeti 'nden sormuş, ATATÜRK 19 Mayıs 1881 diye yanıtlamış ve kayıtlara böyle geçmiştir.
3. 1900'de 19 yaşında Harbiye' ye girmiştir.
4. 19 Aralık 1904' de bağımsız düşümcelerinden ötürü yıldız sarayına çağrıldı.
5. Harb akademisinden aldığı sicil 317-8 dir. Bu rakamların tek tek toplamı 19 eder.
6. Çanakkale Savaşının zaferle sonuçlanmasında 19' uncu fırka' yı (tümen) kurmuş ve ona komuta etmiştir.
7. 19 mayıs 1915' de albay oldu.
8. Mahiyetindeki komutanlara: "Ben size, taarruz edin demiyorum, ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar yerimize başka kuvvetler gelebilir" demiş elindeki çok az kuvvetle 19 Mayıs 1915' e kadar oyalama muharebesi ile düşmanı tutmuştur. Düşmanın yine Çanakkale' deki başarısızlıkları sonucunda 10 Aralık 1915' te Gelibolu Yarımadası boşaltılmıştır.
9. Zor bir duruma düşen 7. Ordu' ya komutan tayin edilen M.Kemal, bir düşman saldırısını seziyor ve hazırlanıyor. Nitekim 19 Eylül sabahı düşman harekete geçiyor, hem de kat kat üstün kuvvetlerle. Sağındaki ve solundaki kuvvetler epeyce kayıp verdikleri halde M.Kemal zamanında aldığı tedbirlerle kayıp vermekten kurtuluyor.
10. 19 Mayıs' ta Samsun' a çıkacak olan Atatürk' ün bindiği vapurda 19 yolcu vardı.19 Mayıs 1963 tarihli Cumhuriyet gazetesinde Prof.Dr. Tarık Zafer Tunaya' nın 19 Mayıs ve ötesi adlı makalesinden.
11. 19 Mayıs 1919' da Samsun'a çıkıyor. Bu tarihte 3 tane 19 rakamı vardır ki Atatürk' ün ömrü de zaten 3x19 dur. 19 Mayıs 1919' da iki ondokuz=38 yaşındaydı.
12. 19 yıl Türk Milleti' nin hakimiyetine bilfiil hakim olmuş, Türk Milletine Baş Komutan ve Devlet başkanı olarak hizmet etmiştir. (1919-1938)
13. Milli Mücadele' ye fiili olarak başlaması için komutanlara yaptığı konuşma ve Meclis' te Milli davanın gerçekleşmesi yolunda güdülecek siyasetin karara bağlanma tarihi de 19 Kasım 1919 'dur.
14. Sakarya Meydan Muharebesi' ni kazandıktan sonra, başarısına karşılık TBMM kendisine olan minnet ve şükranını belirtmek için 19 Eylül 1921' de kabul ettiği özel bir kanunla Mareşallik ve Gazilik ünvanı vermiştir.
15. Millete yayınladığı bir beyanname ile Osmanlı Devleti' nin hayat ve egemenliğinin sona erdiğini belirterek Türk Milleti' ni hayat ve bağımsızlığa kavuşturmak için, Ankara ' da olağanüstü bir Meclis toplantısı ve Türk Milleti' nin iradesini bu Meclise devretmeyi 19 Mart 1920 'de kararlaştırmıştır.
16. Hitabet sanatının bir şaheseri olan Büyük Nutuk' un sonundaki Türk Gençliği'ne Hitabesi de başlangıç cümlesiyle beraber 19 cümledir.
17. Büyük devlet adamı ve eşsiz kahramanın adı ve soyadı ^^MUSTAFA KEMAL ATATÜRK^^ 19 harftir.
18. "NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE ". Bu saheser cümle 19 harftir.
19. " İSTİKLAL GÖKLERDEDİR" Ne rastlantıdır ki, Atatürk' ün bu sözleri de 19 harftir.
20. 10 Kasım 1938 (19x2x19) (10 Kasım günü saat 9 da 10+9=19) 3x19 =57 yaşında ölümlü yaşama gözlerini kapamıştır.
21. Cenazesi büyük bir merasimle 19 Kasım 1938 günü Yavuz zırhlısı ile İzmit' e götürülmüştür.
22. En Büyük Kahraman' ın ebediyete intikali üzerine arkadaşı ve halefi İsmet İnönü' nün Türk Milletine beyannamesi 19 cümledir.
23. Doğum ve ölüm yılları (1881 ve 1938), 19 sayısının katlarıdır.
24. 1919 rakamında 101 tane 19 vardır.25. İlk 19 yılda hazırlandı, ikinci 19 yılda siyaset ve askerlik alanında savaştı, üçüncü 19' uncu yılda devlet başkanı sıfatı ile hizmet etti.

ISTAKOZ

Denizlerde yaşayan kabuklulardandır. Renkleri türlere göre değişiklik gösterse de mavinin tonlarından yeşil, kahverengiye kadar renklerde görülebilir. Kanının rengi mavidir. 30-35 cm boy 4-5 kiloya kadar büyüyebilir. Türkiye'de Marmara denizi, boğazlarda, Ege denizinde görülür.
En büyük doğal düşmanı ahtapottur. Çok lezzetli ve pahalı bir deniz ürünüdür. Yaygın inanışın aksine canlı haşlanarak yenilmek zorundadır ve bu işlem sırasında bağıramaz. Çünkü diğer kabuklu deniz hayvanları gibi ses telleri yoktur. Çıkan sesler aniden çok sıcak suya maruz kalıp, çatırdayan kabuklarından gelir. Ani ölüm gereklidir yoksa su dışında kalan istakoz bir çeşit salgıyla ölmeden evvel kendi etini yenilmez hale getirir hatta zehirlenmeye sebebiyet verebilir..Istakoz denizlerde yaşayan kabuklulardandır. Renkleri türlere göre değişiklik gösterse de mavinin tonlarından yeşil, kahverengiye kadar renklerde görülebilir. Kanının rengi mavidir. 30-35 cm boy 4-5 kiloya kadar büyüyebilir. Türkiye'de Marmara denizi, boğazlarda, Ege denizinde görülür.
En büyük doğal düşmanı ahtapottur. Çok lezzetli ve pahalı bir deniz ürünüdür. Yaygın inanışın aksine canlı haşlanarak yenilmek zorundadır ve bu işlem sırasında bağıramaz. Çünkü diğer kabuklu deniz hayvanları gibi ses telleri yoktur. Çıkan sesler aniden çok sıcak suya maruz kalıp, çatırdayan kabuklarından gelir. Ani ölüm gereklidir yoksa su dışında kalan istakoz bir çeşit salgıyla ölmeden evvel kendi etini yenilmez hale getirir hatta zehirlenmeye sebebiyet verebilir.kaynak ..http://tr.wikipedia.org

PİRİ REİS MÜZESİ

ÇANAKKALE Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Su Ürünleri Fakültesi bünyesinde açılan ’Piri Reis Müzesi’ iki yıl gibi kısa bir sürede 500’ü aşkın deniz canlısıyla Türkiye’nin en zengin koleksiyonuna kavuştu. Nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan türlerin de sergilendiği müze, ziyaretçilere sualtında saklı kalan zenginlikleri görme fırsatı sunmaya başladı.Ünlü denizcinin adınaÇOMÜ Su Ürünleri Fakültesi, Türkiye’nin sualtı zenginliklerini ünlü denizcinin adını verdiği ’Piri Reis Müzesi’nde topladı. Piri Reis Müzesi, iki yıl gibi kısa bir sürede balıkçı kooperatiflerinin de desteğiyle Marmara, Ege, Karadeniz ve Akdeniz’in yanı sıra dış denizlerden ithal edilen egzotik balıklar da olmak üzere 500’ün üzerinde değişik canlı türüne kavuştu. Balık türlerinin yanı sıra deniz bitkileri, kabuklular, süngerler, derisidikenliler, kafadanbacaklılar, eklembacaklılar, deniz sürüngenleri ve deniz memelilerinden çok sayıda örneğin bulunduğu müzeyi, iki yılda beş binin üzerinde ziyaretçi gezerek hayatlarında hiç görmedikleri canlı türlerini yakından inceleme fırsatı buldu. Su Ürünleri Fakültesi Dekanı Prof. Şükran Cirik, doğa ve tarih müzelerin Türkiye’de yaygın bir kavram olmadığını, oysa batı ülkelerinde neredeyse her kentte doğa ve tarih müzesi bulunduğunu belirterek, "Müzeler çok önemli bir kültür hazinesidir. Ama Türkiye’de sayıları çok az. Hatta denizle ilgili olanlar neredeyse hiç yok. Türk insanı da denizi çok az tanıyor. Bu müzeyi kurmaktaki amacımız denizlerimizdeki doğal ve kültürel değerleri tanıtmak, denizlerin korunmasına yönelik bilgilendirme ve bilinçlendirme faaliyetlerine katkıda bulunmak. Bunu yaparken de özellikle nesli tükenmekte olan canlılara müzemizde yer vermeye çalıştık. Çünkü tehdit altındaki bu türler bir daha geri dönmeyecek" dedikyn:hurriyet.com.tr

İNCİLERİN OLUŞUMU


İNCİNİN OLUŞUM SÜRECİ:



İncileri genellikle inci midyesi denilen ve pek çok türü bulunan istiridyeler üretirler. Bu istiridyelerin kabuklarının dirençleri oldukça yüksektir. Açılması son derece zor olan dış kabuklarının kalsiyum karbonat esaslı olan bileşimleri birçok düşman için de caydırıcıdır. Kalsiyum karbonat maddesi aynı zamanda istiridyenin inciyi oluşturmasında da önemli rol oynamaktadır.
İstiridyeler içlerine kum, çakıl veya zarar verecek parazit organizmalar girdiğinde bundan rahatsız olurlar. Bu gibi durumlarda bir korunma yöntemi olarak bu davetsiz misafiri izole ederler ve üzerini sedefle kaplamaya başlarlar.İşte bu kaplama işlemi incinin oluşumundaki ilk aşamadır. İstiridyenin içine giren yabancı cisimler incilerin oluşması için bir çekirdek görevi görürler. Yıllar boyunca bu çekirdek maddenin üstü ince kalsiyum karbonat katmanlarının üst üste gelmesiyle kaplanacaktır.Peki istiridyenin içinde sedef maddesi nasıl oluşmaktadır? İstiridyenin iç derisindeki katmanlarda sedefi oluşturan iki ana madde bulunur.Bir katmanda inciyi meydana getiren ve “aragonite” adı verilen, kalsiyum karbonat içerikli bir mineral, diğerinde ise incideki bu aragonite maddesini bir arada tutacak olan uhu benzeri “conchiolin” maddesi bulunur. Aragonite yarı şeffaf bir madde olduğu için inciye parlaklık kazandırırBu iki madde istridye tarafından üretilir ve ikisi birleşerek istridyenin içine giren yabancı maddelerin(kum,çakıl,zararlı parazit organizmalar)üstünü kaplayarak inciyi meydana getirir. .http://www.onlinebilgiler.com/

19 May 2009

OLTA TAKIMLARI NEDİR ?

OLTA TAKIMLARI NEDİR ?

Olta takımları hakkında Amatör balıkçılığı, açık deniz ve kıyı balıkçılığı olarak ikiye ayırabiliriz.

. Açık denizde balık tutmak için 2.10 ile 2.50 m lik ve atma ağırlığı 200- 300 gr. lık bir kargıya ihtiyaç vardır. Makaranın, misina kapasitesi en az 100m olmalıdır. Halkalarında (misinanın gectigi gözler) seramik olması uygundur. Misina olarak 150 ila 200m 0,30 luk örgülü (~22 kg taşıma gücü) yada 0,50 lik monofil misina olmalıdır. Tabiki bu balığın cinsine ve iğne sayısına göre değişebilir.
.Kıyı balıkçılığında ise kargı olarak 2,50 ile 4,00 m. lik, atma ağırlığı ise 80 ila 150 gramlık, iki parçalı yada teleskop (iç içe geçen) kargılar uygundur. Olta balıkçılığında, unutulmaması gerken en önemli konu makaranın çok hassas ayarlanmasıdır. Misinalar değişik taşıma gücüne sahip olduklarından makaranın fren ayarı (misinanın taşıma gücü ayarı) gerçekten çok hassas olmalıdır. Misina kopması sonucu, agzında iğneyle kaçan bir balık acı çekerek ölmeye mahkumdur ve her zamanki gibi kaçan büyük bir balıktır .
Fırdöndülerin ve iğnelerin deniz suyuna dayanıklı olması lazımdır. Kullanılan küçük malzemenin önceden bir büyüteç altında incelenmesi bence çok önemlidir. Küçük bir hata büyük bir balığın kaçmasına neden olabilir. Diğer bir önemli konu düğümlerin çok güzel ve sağlam atılmasıdır
. Av dönüşü makaraların, kargıların ve diğer malzemelerin tatlı su ile yıkanıp temizlenmesi, bir sonraki avlanmada kolaylık getirecekdir.


. Olta takımlarını, yemli olta takımları ve yapay olta takımları olarak ikiye ayırabiliriz
1. - Yemli olta takımları
Canlı balıklar, karides, midye, kurtlar, solucanlar vs. takılarak, dipte iskandil vasıtası ile sabitleştirilir yada yüzeyde şamandıralı olurlar. Amatör balıkçıların çok değişik yöntemleri vardır. Bunlardan, iğnenin dibe çökmemesi için iskandilli, (kayalık,yosunlu ve balçıkolan zeminlerde) küçük şamandıralı yemli dip oltası ve şamandırasız (kumlu ve küçük çakıllı zeminlerde) yemli dip oltası, dip balıkları, kalkan, dil balığı,kötek v.s. için çok kullanılır. Yüzey kısımlar için şamandıralı (mantarlı)takımlar: Yüzeyde bir şamandıra ile, görülmesi kolaylaştırılan halk dilinde mantarlı diye bilinen, kayalık yerlerde kullanılan iğnenin dibe çökmesini engelleyen takımlardır. Kullanılan şamandıralar değişik şekillerde ve değişik malzemeler kullanılarak yapılmıştır. Bir diğer şamandralı düzense, iğneye canlı balık takılmak süretiyle sağlanılır. Bu düzende canlı balık büyük bir şamandıra ile yeri ve hareketleri kısıtlanmıştır. Durgun sularda enfazla kullanılan bir düzendir. Yem olarak öldürülmüş balık ( hamsi, istavrit gibi) takılarak, kullanılır. a: ZOKA TAKIMLARI b: KALKAN TAKIMLARIc: YEMLi DiP OLTALARI d: CANLI BALIK TAKIMLARIe: ŞAMandRALI OLTA TAKIMLARI
2- YAPAY OLTA TAKIMLARI
Yapay olta takımları, çapariler, kaşıklar, yapay balıklar (dalgıç), plastik yemler, vs... Amatör balıkçılar bu konuda çok değişik yöntemler uygulamışlardır ve başarılıda olmuşlardır. Tabiki şunuda bilmek lazımdır, bütün balıklar yapay yemlerle yakalanmazlar. Yapay yemle yakalanan balıklar, etçil gurubuna (yani vahşi guruba) girerler. Mesela: Palamut,lüfer, Uskumru,Istavrit, Deniz alası, Yılan balığı vs..Yapay olta takımlarının başında çapari gelir. Değişik şekillerde bağlanan çapari Amatör balıkçıların kullandığı olta takımlarından biridir. Beyaz yada renkli, martı yada horoz tüyleri,ipek yada plastik malzemelerden yapılan çapari, değişik şekillerdede bağlanır. Bunun dışında metalden yapılmış kaşıklar, etçil balıklar için çok kullanılan bir yapay gereçtir ve değişik sekillerde üretilmişlerdır.
Yapay yem olarak, plastiklerden yapılmış iğneye takılan yumuşak, değişik renklerde ve şekillerdeki,yapay yemlerde, etçil balık avında kullanılmaktadır. Aslında etçil balık, hareket eden her cisme saldırır, kendi boyundan büyük olsa dahi. Tabiki zokalarıda unutmamak lazımdır. Zokaları, yemli ve yemsiz kullanmak mümkündür. Görünüş olarak zokalar bir balık görünümünde olduğu için bazılarına yem takılmadan kullanılır. 2 - YAPAY OLTA TAKIMLARI a: CAPARi TAKIMLARI b: DALGIC TAKIMLARIc: KASIK TAKIMLARI
d: LEVREK TAKIMLARI ve AVCILIĞI
kaynak

PUSULA VE ZAMAN BİRİMLERİ








P U S U L A D A Y Ö N V E A Ç IZ A M A NP U S U L A 60'' saniye =1' dakika
60' dakika =1° Derece11° 15 ' =1 Kerte90° = 1 Rubu = 8 Kerte = 6 Saat360° = 4 Rubu = 32 Kerte = 24 Saat
Not: Pusula değerleri ile zaman değerleri birbirinden farklıdır ve birbiri ile karıştırılmamalıdır.Mesela:Pusulada : 60' Dakika = 1° Derecedir.Zaman biriminde ise : 4' dakika = 1° derecedir. Z A M A N: 1 Saat =60 dakika =3600 saniye, 1 Dakika =60 saniye =1/60 saat , 4 Saniye =1'' (Boylam saniyesi), 1 Dakika =15' Boylam dakikasi, 4 Dakika =1° (derece) 1 Saat =15° Boylam derecesi 24 Saat= 360°

D e n i z d e k u l l a n ı l a n ö l ç ü b i r i m l e r i : H I Z: 1 Knot =1 mil / saat =1.85 km / saat (km/h) M E S A F E 1 Linye =1 / 8 pus ( inch ), 1 Pus =2.54 cm, 1 Kadem ( feet ) =12 pus =30,48 cm , 1 Yarda ( yard )=3 kadem =36 pus =91.5 cm , 1 Kulaç ( fathom ) =2 yarda =6 kadem =183 cm, 1 Gomina ( 8 Cable ) =608 kadem =185.2 metre, 1 mil ( mile ) =10 gomina =6080 kadem =1852 metre ..kaynak

SEYİR DEFTERİ NEDİR ?

SEYİR DEFTERİ NEDİR ?


Özellikle gemilerin belli bir rotayı takip ederek , bir yerden başka bir bölgeye gitmek için yolculuk ederken, gemi kaptanının, tüm seyahat boyunca olup biteni saat ve tarihi de belirmek üzere yazdığı deftere seyir defteri denir.
Defterin içerisinde nereden yakıt ve kumanya aldığı, personelin durumu, makinaların arızaları, fırtınalar, karşılaştıkları başka gemiler gibi konular açıkca belirtilir.kyn:http://www.denizdibi seyirdefteri.blogspot.com

SİS NEDİR ? KAÇ ÇEŞİT SİS VARDIR ?



Sis nedir ?

Sis yer yüzündeki yatay görüş mesafesini 1 km'nin altına düşüren bir meteolojik bir olaydır. Sis, bir alçak seviye bulutu olan Stratus bulutunun yerde veya yere yakın seviyede oluşması olarakta bilinir. Sis, su buharının yoğuşması veya donarak kristelleşmesi sonucu ortaya oluşan çok küçük su damlacıkları veya buz kristallerinden meydana gelmiştir. Sis içinde çisenti biçiminde çok hafif yağış görülebilir. Sis büyük ölçüde güneşe engel olur ve özellikle deniz ulaşımı olmak üzere hava ve kara ulaşımını da olumsuz yönde etkiler.






Sis türleri
1) Radyasyon sisi: Açık ve durgun gecelerde ısı kaybı sebebiyle yer yüzeyi ve yüzeye yakın hava soğur. Yerden yukarı doğru yükseklik arttıkça atmosferde ters bir sıcaklık dağılımı ortaya çıkar. Alt seviyelerde hava soğuktur. Yükseklik arttıkça sıcaklık da artar. Soğuma havanın çiğ noktasına kadar inerse sis meydana gelir. Gece başlar, gündüz hava ısınınca, öğleye doğru ortadan kalkar.
2) Adveksiyon (Yatay Hava Hareketi) Sisi: Sıcak ve nemli havanın soğuk bir yüzey üzerine hareketi ile alt katmanların soğuyarak su buharının yoğunlaşması sonucu oluşan sislerdir.
3) Oroğrafik (Yer Şekili) Sis: Yatay hareket eden havanın yer şekli etkisiyle yükselerek soğuması neticesinde oluşan sislerdir. Yer şekli etkisiyle yükselme hafif hafif ve yataya yakın olmalıdır.
4) Cephe Sisleri: Karşılaşan iki farklı hava kütlesinden sıcak olanın soğuk olan üzerinde yükselerek soğuması neticesinde oluşan sislerdir.